Aylik degil yilliktir o, yanlisiniz var. Suradan diger bankalarin oranlarina da bakabilirsiniz:

mevduat.bigpara.com

aylık değil yıllık o faiz oranı ve çok düşük bir faiz.

denildigi gibi o yillik faiz ve gercekten cok dusuk. is bankasi internet veya cep subesinden acilan vadeli hesaplara yillik % 6.8 veriyor mesela. kaldi ki bu faizin bir de vergi kesintisi var. alinan faize 6 aya kadar %15, 6 - 12 ay arasi %13, 12 aydan sonra %10 stopaj uygulaniyor.

edit: bu arada vadeli hesap actiracaksaniz bu isi internet subesi araciligiyla yapin cunku daha fazla faiz geliri olur. normal subeye gidip hesap actirirsaniz crown' un verdigi linkte gorunen faizlerle karsi karisya kalirsiniz.

gece yarısı 0,4 TL eklendi ve bu gece de hesaptaki meblağı arttırdığım için 0,5 TL gelicek. Yani son durum olarak 30 günde 15 TL faiz veriyor net olarak. Yılda 180 TL ediyor. Bana iyi gibi geldi şimdi bekletiyorum vadelide ama bakalım..

celal birsen

ekşi sözlükte veryansın edilen çok firma var.

#1 hiç değişmiyor: (bkz: ttnet)

beşiktaş futbol klubu
eski beyaz eşya firması teba

Ran lojistik. İnternetten ararsanız detaylı bilgi bulabilirsiniz.

eksiduyu.ru

Demirbank ve 2001 krizi.

Ve tabii ki, ENRON.
en.wikipedia.org

avon yolsuzluk olaylarında çok tökezledi, işi bitmek üzere

1- bel çantası bir alternatif olabilir.

2- kişiye göre değişir, bu yüzden yanıt vermiyorum.

3- sporun yanında beslenmede düzenleme şart.

1) daha kücük bir mp3 calar+ kronometreli saat kullanabilirsiniz.
3) Hiz cok kötü degil. Mesafeyi artirin bence. Aslinda ondan ziyade nabiz ile calissaniz daha iyi, mesela 1 saatlik bir kosu sonucunda nabziniz 150den yüksek olsun, yarim saat falan kosarsaniz 160 civari olsun gibi.

www.dr.com.tr
www.elmasepeti.com
böyle bir şey almalısın, benimkinde anahtar koymak için küçük ayrı bir göz de var :) işe yarıyor.

hızı artır, 11 olsun en azından.

edit: www.dr.com.tr
bunda anahtar cebi de var.

@divit, ceket dedigim söyle bisey:
www.preis.de

@hophophoba, bu sefer de nabzi ölcmek icin bisey daha almam gerekecek heralde? tavsiye edebileceginiz alet var mi?

@douchebag, telefonum iphone degil ama mantigi cözdüm, tesekkürler.
ve tam olarak 11 olmasi gereken ne?

11 km/h

Alma sakın, pişman olursun.

500-600 biraz mobil olmasindan dolayi fazla. arkadasim yurt odasi icin almisti, gayet sogutuyordu, tek basina bi oda icin alinabilir. bilmiyorsaniz diye yazayim dedim, klimanin sicak hava cikis yeri var, onu pencereye monte etmek gerekiyor, yani pencerenin bi miktar acik kalma durumu var.

valla tüm kiracılar gibi ben de düşünmüştüm almayı. kullananlara sordum vantilatörden hallice dediler. fiyatları da çok pahalı zaten almaktan vazgeçmiştim.

vantilator al daha ucuz ve daha sessiz.
hizar makinasi gibi ses yaptiklarini duymuslugum var

çok verimli değiller, oldukça gürültülü çalışıyorlar, sıcak havayı dışarı atmak için bir yeri delmen ya da camı açık bırakman gerekiyor.

ufak bir oda için geçici çözüm olabilir ama sürekli kullanmaya uygun değiller.

Sıcak hava çıkışını bilmiyordum. evet o biraz sorun gibi. ayrıca gürültü konusu da sıkıntı. almıyacağım o zaman. teşekkürler hepinize bilgilendirdiğiniz için.

kış ne güzeldi :(

bir denetim şirketinde mi çalışıyorsun :)

wireless driver'ını kurmamışlar gibi duruyor.

lenovo'nun sitesinden bu modelin wireless driver'ını yükle.

kablom yok ki internete baglanamiyorum. su anda telefondan giriyorum. driveri yuklemenin baska yolu da yok sanirim di mi?

bi it firmasindayim ya :) ama it departmaninda degilim. ondan geliyor bunlar hep basima :)

telefona da indiremiyorum. ordan atarim demistim ama olmuyor.

(bkz: driver solutions pack) programini bilgisayara bi sekilde atip bunun ustunden deneyebilirsiniz.

ayrica ethernet girisi varsa internete ordan baglanmayi da deneyebilirsiniz.

telefonun markası modeli ne ?

gerek kalmadı çok teşekkür ederim. götürüp yüklettim :)

senden o borcu yatırmanı isteyecekler. sonra telefon gelecek bilmem ne tarihine kadar yatırmayı garanti ediyor musunuz diye.

hiçbir şey farketmez kalan kısma faiz çakıyorlar

30 lira için kredibilitenize zeval verdirmeyin.

Asgariyi yatirmak borcunu geciktirmedigin kapisina cikiyo. yani borcunu hic yatirmamakla asgariyi eksik yatirmak ayni sey. sonraki yaptirimlari falan hep ayni.

ama asgarini tam yatirirsan sanki borcunu tamamen yatirmissin gibi muamele gorursun. faiz yine yiceksin ama en azindan bu durumun tekrari icraya gitmez. ama asgarini yatirmazsan ve bikac ay boyle gidersen kartin kapanir, icralik olursun vs. kartina hic para yatirmiyomussun gibi bi sey yani kisaca asgariyi tam yatirmamak.

nerdesin?

kadıköyden gidicem?

pardon yanlış oldu. düzelteyim.

kadıköy iskele önündeki metroya bin, acıbadem durağında (ilk durak) in. acıbadem köprüsü çıkışından çıkıp acıbadem caddesine geç. yukarı solda garanti bankası'nı görene kadar yürü (sağda burger king'i geçeceksin, solda komşu fırın'ı göreceksin. garanti bankası'nı görünce sağa dön, tekin sokak'tasın. sanırım acıbadem hastanesi'ne gidiyorsun. birisine sorman gerekirse acıbadem hastanesi'ni sor. tekin sokak'ta hastane.

neden olsun öyle yerler? keriz mi insanlar? adam sana diyecek şunu al diye sen de alacaksın kar edeceksin, mis gibi ne güzel.

zannettiğiniz gibi toz pembe değil borsa dünyası aksine çok karanlık. küçük yatırımcının %90'ı parasını kaybeder. bilinçli girip bilinçli kaybedersiniz. bırakın bence girmeden hiç.

@douchbag: adam neden keriz olsun ki onu anlamadım
neticede bi kağıtın yükselmesi o kağıda olan talep sayesinde değil midir
ne kadar talep gelirse kağıt artıcak, tavsiye veren adam da daha kısa sürede hedeflediği tutara ulaşacak , buradaki yanlışım nedir


ikinci sormak istediğim küçük yatırımcı imkb30 imkb100 hisselerine dengeli bi portföy yaptığında neden kaybetsin anormal birşey olmadığı sürece

internette bi tutturulmuş gidiyor küçük yatırımcı kaybeder diye ama açıkla diyince kimse açıklayamıyor sebebini
nedir olay

Bizim enişte thy aldı 50 bin tl lik bundan 10 yıl evvel hiç de satmadı

senelik kar payını alıyor 10 senede thy nerden nereye geldi tabi :D
buda borsa küçük hiç kaybetmedi :D

emeklilik ikramiyesinin 50 bin tl lik kısmını almadı thy ye bıraktı hisse aldı onun yerine

değişik bi süt sanırım. bir kez makinaya doldururken görmüştüm. 5 litrelik gibi bi poşetten süt tarzı bir şey boşaltıyorlardı. ama emin değilim.

dondurma karışımı işte o içinde süt ya da süt tozu şeker aramolar falan var. yaklaşık 5 derece sıcaklıkta hazır tutuyorlar sürekli.
sonuçta yediğiniz tek çöp gıda bcool olsun korkmayın ölmezsiniz. her gün menülerinden de götürüyorsanız o zaman sağlığınız kötü hale gelebilir tabi ona karışmam.

afiyet olsun içeriği şöyleymiş:

"Corn syrup, sweetened condensed skim milk (skim milk, sugar, corn syrup), sugar, water, high fructose corn syrup, cream, butter, salt, mono and diglycerides, sodium bicarbonate, xanthan gum, natural flavor

CONTAINS: MILK"

evet.

boyutu mu büyük acaba?

normalde de gönderirken bi hata veriyordu ama üst satırda gönderildi tarzı bir şey yazıyordu. dikkat ettiniz mi belki gönderilmiştir?

Ben boyut sınırını bir sıfır fazla okumuşum. Cevap vermeden önce bir kere daha bakayım dedim. Teşekkürler

Eski serili (2010'dan önce basılan) 1.000, 5.000, 10.000, 20.000 ve 50.000 UGX (Uganda Şilini) banknotların tamamı 1 Nisan 2013 itibariyle tedavülden kalkacaktır. Bu banknotlar banka şubelerinden 31 Aralık 2013 tarihine kadar değiştirilebilecektir. Bu tarihten sonra bu banknotların değeri kalmayacaktır.

Belediye'yi arayın gelip alırlar.

belediye+1
ya da yoldan geçen bu tarz şeyleri çöpten toplayan birisine söyle orayı kamyondan daha çabuk kaldırır götürür.
bizde öyle bir durum olunca belediyeyi arıyoruz gelip alıyorlar.
istanbulda her neredeyse belediyede bu hizmet var.

ismail yk+1

ben kağıt toplayıcıların yolunu gözler, onlardan birini gördüğüm an eve çağırıp hepsini almasını sağlarım. belediyeler de alır dedikleri gibi, ama adamlar para kazansın bari, yazıktır.

bizim apartmanın önüne kutular yerleştirdik, plastik, kağıt, cam için ayrı ayrı. belediye sonra bizden alıyordu bunları. bu toplayıcı arkadaşlar keşfetmiş, her gün uğrayıp boşaltıyorlar kutuları sağolsunlar :)

il, ilçe?
miktar(milyonlarca ne?), cinsi(PE, PP, PS), temiz-kirli, türü(ambalaj, hurda plastik, çapak vs).
bunları netleştirirsen yardımcı olabilirim.

8

6 diyorum ben 8 sürmez

kızsan 10 ay, erkeksen 10 yıl.

her 1000 için 1 yıl diye biliyorum

erkeksen, trol değilsen, efendi efendi bilgi entry'leri girdiysen 4 yıl

kadınsan, trolsen, saçma sapan entryler girdiysen, admin kardeşi tanıyosan falan birkaç ay

şaka yapmıyorum.

al sana gerçek bir sıra

38237 16 may
37971 28may
37903 29 may
37866 30may
37795 31may
37753 1haz
37602 4haz
37485 5HAZ
37395 6 haz
37332 7 haz
37126 11haz
37101 12haz
36944 15haz
35999 27haz
35734 2 tem
35560 4 tem
34419 31 tem
34217 09 agu
33962 14 agu
32853 05 eyl
32673 07 eyl
32325 16 eyl
32248 17 eyl
31983 24 eyl
31395 23 ekm
31228 1 kas
29021 04ocak
28982 07ocak
28973 08ocak
28960 10 OCAK
27481 6 mart
27418 8 mart
26388 9mrt
25925 21 mrt

22 martta bir anda entryler kontrolden geçer, zayıf entry profili notu düşülür, entryler hizaya getirilir, bazıları silinir, dolu dolu yazılır.
22 nisan'da yazarlık onaylanır.

siktir çekecesin?

hesabında adam gibi takılıyorsan, yılışık, iğrenç, kaypak, çıplak vs değilsen kim ne karışır? ha o dediklerim gibiysen de zaten adam inşallah ayrılır senden.

yalnız bir de şu var: anladığım kadarıyla çocuğa yalan söylemişsin beniim hiç hesabım yok vs diye. bu yüzden suçlusun. ya dik duracaksın ya da ağzına sıçılacak böyle. dik durun lan iki dakika.

tamam sakinim.

özet: siktiri çek. insanlara, özelikle sevgiline, yalan söylemeyi de bırak.

sen git ben geliyorum +1

siktiri çek, yoksa sonra çok başına kakıyorlar bu durumu, bir de sen sosyal medyayı kullanmak istiyorsan, sana engel olan adam manyaktır 2+2=4

taviz verme, ben zamanında verdim şimdi kendime lanetler ediyorum

yani birlikteliğimiz sürece yoktu ben 9 aydır kullandım fakat dün gece farkına varında işler boka sardı siktir çekmek tabirindendaha cok gönül alma yönüyle ilgileniyorum ya :) hiç biriniz mi yaşamadı olum.

sosyal ağlara karşı değil, bi haltlar yediğin twitlerini görmüştür. öyle olmasa bize sormaz direk siktiri çekerdin.

ya bi halt yediğimiz twitler demeyelimde mesela daha alçak şöyleki analar ne kızlar doğuruyo vs.yani ne varki bunda.

önemli olan sosyal ağlar değil burada, arkasından iş çevirmişsin gibi geliyor, başka bir dünyan varmış. sevgilin haklı. bu işte başka bir iş var.

yahu ne olabilir ki bunu benden iyi kim bilir hatta kendisi bile dedim bide yok diyosun dedi yani benim gönlünü almam lazım baska yolu yok hadi bi fikir buldurun.

twitter ile sosyal ağları ayırmak lazım. Tüylerim diken diken oldu, Allah kimsenin başına vermesin twitter kullanan sevgili.

kıskanma, kaybetme korkusu, kendini sana layık görmeme vs. oturup sakince konuşmalısın

ben yaşadım o durumu. troll hesabım keşfedildi mesela, fake profillere attığım mesajlar falan dert oldu. sonra bu casual club benzeri aldatma sitelerine nasıl üye olunduğunu merak etmiştim, kullanıcı sözleşmesini falan okurken sonraki adımdaki saçmalıkları görebilmek için rastgele mail adresleri falan girmiştim, kullanıcı adı çubuğunda bu hayali adresler tıklanınca çıkar olmuştu. bu ne sorularına maruz kalmıştım. çoggarip şeyler. sonra ayrıldık ama kök neden bu muydu tam emin değilim. sonuçta, hayatım boyunca biriyle beraberken başka birine hallendiğim yoktur, online olup kız düşürme çabam sıfırdır (tip var, kültür var amıan koym, ihtiyacım yok öyle şeylere). ama gel de anlat işte.

onunla metrobüste sıcak bir yemek ye. ;)

bayılıyorum şöyle "fake hesabımdı" "öylesine takılıyordym" "merak ediyordum" gibi bahanelerle paçayı kurtarma çabalarına.

yahu azıcık izan yeteneğiniz yok mu? kız arkadaşından bunu gizlediysen, bir anda öğrendiyse ve normalde olmaduğundan farklı bir profil çizdiğine bozulursa bunu şaka yapıyordum ehehe gibi bir kaypaklıkla örtemezsin. umarım kız arkadaşın akıllı biridir ve ne yapması gerektiğini biliyordur.

kendinden taviz verme, sonuna kadar inkar et. olmazsa onu suçla senin yüzünden seni aldatmış sayıldım falan diye. haydi aslan göster kendini

adam kafayi yemis. tavrini koy, ona boyle seylere mudahale edemeyecegini, aksi takdirde islerin onun acisindan iyi olmayacagini soyle. siktir cekmene gerek yok.

ara polisi süpheleniyorum de bi kontrol e gelirler, kırmazlar seni.

adres ver gelelim kanka

kek yap. kapilarini calip "kek yaptim size de ikram edeyim" de. kapi acilinca kafayi uzatip iyice gozetle ortaligi. ev studyo tipi daireyse tek hucreli olabilir.

şüphelendiysen, heriflerin tipi ofsaytsa polisi arayabilirsin ama aklına gelmeyen başka nedenler varsa durduk yere milleti de rahatsız etmen yakışık almaz.

depo olarak kullanıyor olabilirler.
ama gene de polisi arayıp şüpheleniyorum diyebilirsiniz. önceki kiracıları düşünürsen çok da anormal bir davranış olmaz:)

size ne milletin evinden giris cikisindan perdesinden? apartmana komsulara bir zararlari yoksa kimsenin kimseyi sikayet etme hakki yoktur.

fuhuş çetesidir. taken 3'ü orada çekecekler.

"I don't know who you are. I don't know what you want. If you are looking for ransom, I can tell you I don't have money. But what I do have are a very particular set of skills; skills I have acquired over a very long career. Skills that make me a nightmare for people like you. If you let my daughter go now, that'll be the end of it. I will not look for you, I will not pursue you. But if you don't, I will look for you, I will find you, and I will kill you."

i.qkme.me

baskın verelim panpa. baskın veriyorum, bas-son bas-ki 3-4: baskın vaaaaaaaaaar.

tek hücreli hücre evi ne amk askdjaşsdkş sis atma orc

emlak vergisi ödemesinin son gününe daha var, yarın mesai saatlerinde arayıp sorun.

biz ptt'ye posta çeki yolluyoruz, oradan her belediyenin hesabına havale yapılabiliyor.

Ödemeyi kredi kartı ile yapmak istiyoruz, diğer belediyelerden site üzerinden yapabildik, Altınoluk için kredi kartı ile bir çözüm bulamadık, site henüz ilkel kalmış gibi duruyor. O nedenle sordum :(

e-belediye'den yapılabiliyor mu?

kredi kartıyla olmuyor sanıyorum burada,

www.altinoluk.bel.tr

iban'a havale ya da posta çeki kabul ediyor. dediğim gibi yarın mesai saatlerinde belediyeyi arayın.

o nasıl anket laaan! :)

hurriyet.com.tr bir şeye bakmam gerekirse bile ışık hızıyla bakıp kapatıyorum.

direk facebook diyebilirim. insanı depresyona sokuyor olmayacak insanları über faaliyetler, über şekiller içinde görünce.

çok mu abarttım ki :)

gazete ve tv kanalları siteleri. yanlışlıkla tıkladığım bile olmuyor özellikle tv kanallarının sitelerine.

xhamster hepi topu 5dk sürüyor

bisanthe +1 maalesef

www.mynet.com

Çok boktan haberler yapıyorlar.

bir sene içinde evleniyorum inşallah.

olabilir, neden olmasın, doğru kişiyle evet.

18 yaşındayım, çocukluğumda falan herhalde kızlardan daha çok evlilik hayali kurmuşumdur. güzel bir iş-eş-2-3 çocuk güzel ortam falan istiyodum hep. büyüyünce belki değişir bilmiyorum ama şu an korkunç geliyor bana. fazla tahammülsüz, ilgisiz, sorumsuz bi insanım. bu yaşta terk edilince zor zaptediyorlar. bi de eşin aldatacak da, "seninle daha fazla yapamam" diycek de, çocuğunu haftada bir görüceksin, "annemle niye takılmıyon baba" diyecek de...

yok, istemiyorum. yapamam, gerek yok o kadar üzüntüye.

Hayir, hayir, bu konuyu dusunmeye deger bulmuyorum. Pek hos ornek gormedim

gereksiz bi olay.

evliyim, evliliği düşünüyorum, düşünceli biriyim, güzel şeyler düşünüyorum evlilik hakkında.

25 yaşındayım evlilik için daha vaktim var, hayatımı yaşayacağım biraz diyordum. son 6 aydır bu düşüncelerim tersi yönde değişti. yaştan mıdır nedir evliliği düşünmeye başladım.

gerek yok.

evliydim. ikinciyi düşünmüyorum. ilkini kendime göre mükemmele yakın biriyle denedim, o olmadıysa ikinciye zorlamanın anlamı yok diye düşünüyorum.

evli değlim, evliliği düşünürüm ve bu konuda ikilemliyim bir yandan evlenmemek daha dürüst hani biterse bağlayıcılık var gider, kalıyorsa seviyordur diye düşünüyordum bir yandan e birlikte yaşamak ile farkı yok bir imza sonuçta hani olmasa da sorun değil fakat toplumsal rahatlık(ki özellikle çocuk düşünülüyorsa) yapılır diye düşünüyordum şimdiyse evliliğin aslında adı veya resmiyeti veya her neyinden ise ya alt tarafı bir imza diyenlerin iş ciddiye binice ya ama öyle böyle dediklerini gördüğümden belki sorumluluk göstergesi olarak görmeye başladım. bu sebeple belli bir yılı doldurmuş ilişkilerin evliliğe geçiş yapmaları konusunu sıkıntı etmiyorum ve ilginçtir bir erkek olarak evlilik olayını hayatım bitiyor yea gibi bir şekilde düşünmüyorum sanırım bu evlilik adayı ile ilgili bir durumdur bilemedim.

Arkadaslarim arasinda ve ailem tarafindan asla evlenmez denilen biriydim. 2 yildir evliyim, gec kalmisim bile diyorum..

evli değilim, düşünmüyorum da. 3 seneden sonra fix sorun yaşanıyor ve boşanıyor insanlar. en azından benim çevremdekiler. o yüzden aman uzak olsun.

gereksiz bişey. hiç gereği yok.

Evli degilim, evlenmeyi dusundugum bir sevgilim var. Dugun vs mevzulari cok darliyor, bu yuzden net plan yapamiyorum. Salt nikah olsa bugün bile evlenebilirim.

evliydim ikinci yemiyor. beraber yasiyorum boyle
mutluyum, cocuk istedigimde tekrar evlenirim.

kasımda evleniyorum :)

ben hep düşünüyodum istiyodum falan da arkadaşlarım istediğimi bilmiyolarmış. öğrenince hepsi sırayla şok oldular

benim için olabilecek en iyi kişi eşim. başka türlüsünü zaten düşünemiyorum

25 yaşındayım, evli değilim, evliliği düşünüyorum da.. o beni düşünmüyor sanırım :)

düşünmüyorum.

13 yıldır evliyim. ola ki boşandım tekrar evlenirdim. bu hayata alıştım nimetlerinden faydalanıyorum, zorluklarına katlanıyorum. ama 13 önceye dönsem hiç evlenmezdim galiba.

evli değilim, düşünmüyorum. Ancak çocuk yapmaya karar verirsem.

düşünmüyorum

evliyim. mutluyum. dünya güzeli bir kızım var. bir yaşına bastı, çeşitli tatlılıklar yapıyor. bence dünyaya geliş sebebimiz bebek yapmak.

(edit: bu ikinci evliliğim. yani kötü bir evlilik nasıl olur onu da yaşadım, biliyorum. evlenince insan koca bir aileyle de evlenmiş oluyor. kültür önemli (mümkünse benzer kültürlerle evlenmeli) ve hoşgörü çok önemli)

Düşünüyorum. Aşığız biz.

Evliyim, mutlu sayılabilecek bir evliliğim var, evlilikte insan kendini ve eşini daha iyi tanıyor. Buna rağmen evlenmek isteyenlere tavsiyem, evlenmeyin çünkü evlilik basit bir mesele değil hatta çoğu zaman iki kişi arasında geçmiyor, çok ağır bir yük olabiliyor.

Evli degilim ama beraber yasiyoruz 1 seneyi askin suredir. Evliligi dusunmuyorum acikcasi istemiyorum da. Ancak cocuk olmasi durumunda evlilik mantikli geliyor bana, cocuk da istemedigimizi dusunursek evlenecege benzemiyoruz.

aşka beraberliğe inanıyorum, evliliğe inanmıyorum.

ağzım yamuk.

:(

bunun entelcesi.

not good not bad

eh iste.

idare eder.

benim "bu sefer de böyle olsun madem" bakışım. kabullenici.

memnun degil

(bkz: Dudak bükmek)

şurada tam listeye bakarsak;
blogs.longwood.edu
unsure imiş yani belirsiz, emin olmayan, şüpheci gibi bir çeviri olabilir evet.

üzgün memnuniyetsiz ama hani beklediği cevabı alamayınca hayalkırıklığı gibi negatif bir anlamı var.

i2.cdn.turner.com

beklentinin karşılıksız çıkması

düdüklüde 10 dk

yok normal tencereye koydum o kaç dakika?

catal ya da kurdan batirarak kontrol edin, kolay batip cikiyosa olmustur.

küçükse 30-35, büyükse 40-45

Fokurdayana kadar su, bide bicak batir arada yumusamissa eger haslanmistir

daha hemen olmaz.1 saat falan sürer.ara sıra çatalla kontrol et,yumuşamışsa olmuş demektir.

cok buyukse patatesler ikiye bol daha hizli haslanir. ortaboylari da ikiye bolebilirsin
yarim saatte olur bu is

çok pişirme yeşil olur

patates püresi yapacaksan sütte haşla

Sık sık ve farklı kişilerle oynayıp, pratik yaparsan olabilirsin. Amin.

benim sana tavsiyem kaçak oynama.
rakip takımın 3 ve 4.üncü kapısına muhakkak kapı al.
al ki içeri rahat geçirme.
kendi bölgende 5 ve 7.inci kapıları kapat.
yani 3-1 ve 6-1 attığın zaman kapanan yerleri.
len böylede nasıl anlatayım.
biraz da şans işi.
zar gelirse oynarsın işte.
6-1 yenildiğim adamı geçende 6-2, 6-1 yendim 4 tanesi mars.
şans işi yani.

sürekli oynarak tecrübeyle oluyo bu işler. iyice öğrenene kadar karşındakinin hangi zarlarda nasıl oynadıgına dikkat ederek oyna öğrenirsin zamanla

kaçarak oynuyorsan hiç açık vermemeye çalışacaksın.
aksi oyunda ise rakip bölgede bir kapı bulundurman onun taşlarını kırmak için çok işine yarayacaktır. tüm taşlarını kendi alanına sokmadan oradaki kapıyı da oynatmazsın.

onun dışında genel olarak şans işi.

telefonuna tavla indirip sıkıldıkça oyna.
oynadıkça öğrenirsin.

iyi oynayan biriyle oyna, hatalarını söylemesini iste.

Benimle oyna, daha bileğimi büken çıkmadı :)

"tavla nasıl oynanır" isimli kitabı oku, oradaki ihtimal hesaplarını öğren.

Bilegimi buken olmadi diyenlere bakma, cok bilek büktüm. :)

bileğim bükülmedi diyenlere de bakma o kadar komplike ve strateji gerektiren bi oyun değil. %80 i şans, zara bağlı. hem kendinin hem de rakibinin 6 kapısını kapatman avantaj sağlar.

yaptırma.

eksiduyu.ru

Sistemin tüm detaylarını vs bir kenara bırakın. BES'ten bankalar maksimum faydayı görüyor ki inanılmaz bir reklam kampanyası başlattılar. Demek ki (banka müşterisi için) iyi bir şey değil. Bence de yaptırma.

işin uzmanı değilim ama iş bankasının bireysel emeklilik sisteminde kişi sayısı fazla olduğu için bir nebze daha gelirinin fazla olduğu gibi birşey duymuştum. kesinlikle emin değilim doğru mu. ben olsam iş bankasından yaptırırdım. kendi hisselerim arkadaş hatrı için ing emeklilikte. öncesinde fortis öncesinde avivasa öncesinde de denizbank taydı. arkadaşım nereye ben oraya. ama nedense iş bankasının emekliliğine hep gıptayla bakarım. :)

banka değil sizin seçtiğiniz portföy kazandırabilir. onun dışında bazı bankalar toplu anlaşmalarda daha az masraf alabiliyor.

bir de bes kefen parası gibi bir şey. uzun vadeli yani. para biriktiremeyenler için ideal. ama oraya koyduğunuz parayı en az 10 yıl unutmanız lazım. yoksa zarar edersiniz.

bu arada banka tabii ki fayda görecek. babasının hayrına iş yapmaz. ama yatırdığım parayı çekmem diyorsanız sadece %25 davlet katkısı iyi bir kazanç. reel faiz negatif ve uzun bir süre de öyle gidecek. altın ve faizden başka bir yatırım aracı bilmeyen vatandaş için faydalı. ha borsadan anlarım paramı kendim yönetirim %30-40 getiri elde ederim diyenler hiç bulaşmıyor zaten.

eğer en az 10 sene kalacak hatta 55 yaşına kadar bekleyebilecekseniz yaptırma diyenlere kesinlike kulak asma.
6 senedir aylık olarak düzenli olarak ödüyorum. koyduğum paraya da emekliliğim için yaptığım tasarruf olarak değerlendiriyorum.
bireysel emekliliğe gireceğine her ay fon al, her ay altın al, borsaya gir vs diyen arkadaşlarım çok oldu. En iyi biriktirenin 4 katı fazla birikime sahibim. Bir çoğu koydukları parayı o veya bu nedenle sürekli çektiler, sonra yerine koyarım vs dediler şu anda da bir çoğunun kenarda hiç parası yok.
kısacası bes'in hemen bozuduralabilir olmaması (10 yıldan önce çıkarsan ciddi bir getirisi yok) insanı disipline ediyor. Ama uzun vadede kazanan sen oluyorsun

tureng.com

if not ya da otherwise

yediklerine dikkat et, aç kalarak eritemezsin. dengeli ye. hamburger falan uzak dur, proteini, kaloriyi pis pis yağlardan değil de doğal gıdalardan al. bol bol spor. çok spor ve sabır. tek başına yok olacak bir şey değil o.

yediğin şeylere dikkat ederek. çok az yiyip de abur cubur tüketirsen kıçını dahi yırtsan erimez.

koşu.

mekik diyen arkadaş ya bilgisiz ya da kötü niyetli. mekikle göbeğini 1mm bile eritemezsin.

koşacaksın, biisklet süreceksin vb. kardio antrenmanları yapacaksın.
göbeğini sıkılaştırmak için de ayarında mekik veya karın sıkıştırma yapacaksın.

sadece mekik çekersen göbeğin hiç olmadığı kadar büyür.

ben göbeğimi mekik ile erittim kilolu olmama rağmen göbeğim yok denecek kadar az. seninki erimediyse benim problemim değil malesef.

front plank, side plank

eksiduyu.ru

mekik diyen arkadas bilgisiz.

mekikle gobegini eritmeye yetecek nabiz duzeyine nasil ulasiliyor cok merak ediyorum. he hicbisi yemiyosundur paso mekik cekiyosundur belki ne bileyim.

kardio ya bu kdar iste. 5 dakikayla basla her gun ekle ustune 10 saniye de olsa. sonra hiit e gec. eger sporcu gecmisin varsa direkt hiit e de bakabilirsin. ama haftada 2 gunu gecmeyin diyolar neyse..

greatist.com

Mekikle falan olacak iş değil malesef.

Günde en az 40 dk kardiyo, şekersiz ve yağsız beslenme, ana öğünlerde bol protein ve ara öğünlerde aç kalmayarak metabolizmayı hızlandırabilirsin.

kişisel fikrim olarak; genelde dayak atan kişilerin dayak yemesi bazen kafalarda "etme bulma dünyası" cümlesinin dolaşmasını sağlıyor bence.

dayak yiyen polis memuru mu dövmüş dayak atanları? Aynı üniformayı giyenler aynı kişi mi oluyorlar?

genel olarak ayrımcılık yapmaları ve orantısız güç kullanmaları.

mesela yollarda hiç türbanlıları çevirmezlerken, başı açıkları çevirmeleri.

teröristlere dokunamazlarken, öğrencileri, futbol seyircilerini doğduklarına pişman etmeleri.

ayrıca, farzedelim ki öyle, bu adamlar amirlerinin dediklerini yapıyorlar, tipini beğenmedim deyip dövmüyorlar ya insanları.

@dzingis polislerin işini iyi yaptıklarını iddia etmedim ki zaten ne gereği var bu açıklamanın?

ayıp lan. sabah sabah sinire kestim, adama küfrediyorum :)

çünkü polislerin çoğu ellerindeki copla, biber gazıyla kendini adam zanneden şerefsizler ordusu. evet sopa yediklerinde içlerinde "insan" olan bazıları da maalesef zarar görüyor.

ama polis şiddeti yüzünden yüz binlerce insan acı çekerken ve çekmişken, 200 tane polisin içinde 20 tane iyiye üzülemeyeceğim, kusura bakmasınlar.

devlet işçileri insanları öldüresiye dövmüyor ayrıca. polisle devlet işçisi aynı şey değil. polis farklı bir sınıf. asker gibi.

her polis memuru küçük ya da büyük pis bir işe karışmıştır diye düşünüyorum. çünkü mevki gereği gerek çevreleri, gerek halk gerek de üstleri tarafından alıştırılıyorlar bu şekilde davranmaya. zaten pis işlere karışmayanları aralarında da barındırmıyorlar. zamanında şöyle bir haber de olmuştu:
"rüşvet alması için arkadaşları tarafından baskı yapılan polis memuru, 2 arkadaşını öldürdü, daha sonra da intihar etti." haberi arayıp bulamadım şimdi ama bütün bu haberler neticesinde türk polisinin kafalarda oluşan resmi maalesef bu.

bunu değiştirmek çok uzun zaman alır, çünkü şu anki düşüncelerin kafamıza kazınması da uzun süren tanıklıklar sonucunda oluştu en nihayetinde...

güzel kardeşlerim ben de bugüne kadar hizmet aldığım hiçbir hekimden memnun kalmadım ama bunu tüm hekimlere mal edip, hekim dövmüyorum.

dzingis sakin ol abi.

@loveinaflipbook bu söylediğine inanıyor musun?

Her meslek camiasında işini şerefiyle yapan da vardır yapmayan da vardır.

hekim seni üstlerinden emir alıp bilerek öldürmez. öldürmekle dövmek aynı şey değil tabi ama imkan olarak dedim. ayrıca sağlık kutsal bir olay doktorlarla polisi bir gören zaten yok.

ortaokul arkadasım değil de lise arkadaşım polis. adam eline gücü alınca çok değişti. bizim bakış açımız değişmedi zaten lisede polis olacağını söyler dururdu. artık daha artist.

das experiment filminde çok güzel anlatmışlar aslında bu psikolojiyi. oradaki insanlarında dövülmesini biraz ohh diyerek izleyebiliyorsun.

das experiment örneği güzel oldu, diğer ekibe gardiyan rolü verilseydi bir şey değişmeyecekti, bu durumda oh olsun demek aptalca değil mi

iyi veya akıllı olduğunu savunmuyorum, insan psikolojisinden bahsettim. sonuçta poliste copu sallarken kendini karşısındaki insanın yerine koyarak sallamıyor. böyle bir yönü de var işin.

ve ben polislerinde haber izlerken dayak yiyen halk için oh iyi olmuş şerefsizlere akıllanırlar dediğini düşünüyorum.

babam emniyet müdürü, kardeşim ise polis.

kardeşim yeni yetme, daha çok tecrübesiz, arkadaşlarıyla birlikte takıldım, gerçek anlamda cahiller (kardeşim dahil) istediğin yöne çekebilirsin.

zamanla rütbesi yükselenlerin egosu şişiyor (mesela babam) babama göre, dünyada hiçbirşeyi ondan daha iyi bilemezsin, her konuda uzmandır kendisi ve karar mercidir. polislik zamanlarında insanları nasıl karakolda dövdürdüğünü, adalete teslim etmek yerine hıncını nasıl çıkardığını ballandıra ballandıra anlatır, örneğin böyle bir olayda yanına en iri yarı polisi almış, böyle taşkınlık yapan birisini jobla hastanelik edene kadar dövmüş, iri kıyım polise de sen biraz uzakta dur bir şey olursa gel beni kurtar demiş. örneğin, hırsızı yakalamayıp peşinden koşmuş, tam yakalayacakken yavaşlamış, kendisinin saatlerce koşacak gücü var, amacı hırsızın pes ederek yere yığılması ki öyle de olmuş, adam kendini yere atmış gel tutukla naparsan yap demiş. bütün bunları övünerek anlatır.

kardeşimde bunların hiç biri yok, çok saf temiz bir çocuk, arkadaşları da öyle, psikolojik destek verilmediği sürece zamanla kurum kültürünü edinmeleri, birbirlerinden ve yaşadıklarından etkilenerek zorba baskıcı insanlar olmaları kaçınılmaz.

ne yazık ki durum böyle, polis baskıcı faşist yönetimi temsil ediyor, suçluyu adalete teslim etmek, güvenlik sağlamak görevleriyken, kendi adaletlerini uyguluyor ve hınçlarını anlık öfkelerini baskılamak yerine sınırsız bir şekilde vatandaş üzerinde boşalıyorlar.

polisin durumunu biraz acınasi kilan şu. polis kim emir verirse onu yapiyor, dün kürtlere ve solculara saldiriyordu, bugun celenk birakmak isteyen milliyetci gruplara aman süreç zarar görmesin kaldirin o celengi diyebiliyor. dün ögrenciye saldiriyordu, bugun başındaki adam istese, yüzlerine sıcsa ses cikarmazlar. polisler acınasi cünkü senin de söyledigin gibi ne emir verilirse onu yapiyorlar. cok polis tanidim, ne dogru düzgün egitimleri, ne de saglam bir ideolojik duruslari var silah kabzalarina yapistirdiklari üc kurusluk ay yildiz cikartmalari disinda. polis acinasi cünkü aksam eve gelip de üniformasini cikardiginda yan komsusuna cay icmeye gitmek istiyor, haftasonu piknik olsun istiyor mahalledekilerle. polis acinasi cünkü g.tü üc bucuk atiyor bazi mahallelerden gecmeye, servis aracina bindiginde ulan bugun bomba yer miyiz diyor. polis acinasi cünkü su son zamandaki maaş iyileştirmesi olmasa üc kurus paraya onun bunun bekciligini yapiyor, üstüne en fazla ve en gereksiz uzun mesailer onlar da, mesai ücreti falan da yapamiyor. polise acımak lazim, cünkü o copu gencecik insanlarin kafasina indirirken, kafede otururken laf atan adama tekme tokat girisirken yüzündeki maskeyi cikarmaya tirsiyor. polis hakikaten acınası, cünkü biliyor ki o halini kendi cocugu görse, kendi cocugu ondan korkacak, belki de bir daha hic sarilamayacak biber gazi kokan giysisi ile ona. polis kötü degil, acınası.

bir daha söyleyeyim, polisten nefret etmemekli, acımali ona.

@douchebag dayak atılan polis memurunun baban gibi zalim mi, kardeşin gibi masum mu olduğunu bilmiyoruz. Bahsettiğim, tüm polislerin baban gibi zannedilmesi, ki sen de kardeşin üzerinden öyle olmadığını söylemişsin. Zamanla öyle olur mu olmaz mı, o başka konu.

e kardeşim "polis"ten bahsediyorsun. iyi o zaman, herkes farklıdır diye hiçbir konu hakkında görüş belirtmeyelim. konfeksiyon işçisi, kamyon şoförü değil bu. polis. kurum. içinde iyilerin olması iyi oldukları anlamına gelmiyor.

güzel abim ama sen kurumu dövmüyorsun ki kurumun çalışanını dövüyorsun

pkklılar da çoğu emir kulu. nazi askerleri de emir kuluydu. katile, tecavüzcüye üniforma ver al sana polis.

pkk lı bizzat sivil bombalayacağını bilerek, bile isteye oluşuma katılıyor. Polislik ise bizatihi bir meslek. Polislik mesleği mi kaldırılsın yani?

www.skorer.tv
şu videodaki polisler dayak yese çok mutlu olurum.

ama yürüyüş yapacağız ayağına elinde taş ve molotof ile gezenleri de polis döverse üzülmem.

her polis aynı değil ama çoğunun zır cahil olduğu çok açık.

dayak yiyen kimsenin kendisini gerçek kişilerin mi, kurumların mı dövdüğünü düşündüğünü sanmıyorum. bir BEDAŞ memuru gelip bana, "elektrik faturanı niye ödemiyosun lan?!" diye şaplak atsa, bunu adamın ayıbı olarak görürüm. adamları dövmeyince işten mı çıkartıyorlar polisleri bir de? emir emir diye adam da mı öldürecekler istenirse? ya da şöyle değiştireyim soruyu; rüşvet alan, adamı ölesiye döven, öldüresiye pataklayan, yeri geldiğinde ölüsünü yerde bırakanlar emir üzerine mi yapıyorlar sence bunu?

ha eşek hoşaftan ne anlar mantığıyla düzgün şekilde karşı koymak kimsenin işine gelmiyorsa, o zaman dayak yemek de çok yaralamamalı aynı kişileri. o dayak yiyenlerin yeni mezun, bıyığına ter düşmemiş, hiç eylemde bulunmamış olduklarını da sanmıyorum. sadece takviye ekip yetişememiştir.

edit: benim de polis tanıdıklarım oldu, ama onlardan daha da çok polisten dayak yiyen, hakaret gören, aşağılanan, hor görülüp ona göre muamele gören arkadaşım oldu. demek ki bir ezici üstünlükleri var kurum olarak kendilerinin. bir kere pataklanınca bu kadar olay olmasına anlam da veremiyorum.

sana şaplak atan memuru döversin ama bedaşı basıp önüne gelen memura tekme tokat girişmezsin heralde

toplumdaki en vasıfsız, en gözü dönmüş piskopat insanları polis yapıyorlar. üniforma, cop, silah, bomba veriyorlar. çözüm için bir seçim, bir test yapılması lazım polis istihdam ederken.

ayrıca bütün hareketlerinin kayıt altında olması lazım. kızın kafasına o gaz bombası atan polis hangisi bilebilmeliyiz ve yargılayabilmeliyiz.

ama bu tip hükümetler iktidarda olduğu sürece bu gerçekleşmeyecek. zira hükümetlerin istediği de tam olarak hiçbir insiyatif almayan, ne deniyorsa onu yapan, yaptıklarından sorumlu tutulmayan bir köpek sürüsü. iq'sü 90'ın üstünde olan bir polis, memurlara gaz bombası atmaz. kendisinin de memur olduğunun farkındadır.

bir de polis kurumunun tarihine bakmak lazim, fransa'da ingiltere'de amerika'da polis teşkilatlari kurulurken en azili suclulara üniforma verip polis yapmislar ki digerleri ile başa cikabilsinler. polis, yasal zorbaligin, sucun rasyonalize edilmiş halinin, devlet ceberrutlugunun eli maşali bekcilinin simgesidir.

tüm bunlar kurumun kalitesiyle ilgili değerlendirmeler, kurumun varlığının gerekliliğini ortadan kaldırmıyor.

@pipepicture, polissin herhalde, en azından böyle düşünmeme neden oldun. Ben polis kurumunun gerekliğini savunuyorum, tabi ki asayişi sağlamak birinin görevi olmalı. Fakat sadece ülkemizde değil, birçok ülkede polis teşkilatı yasal bir suç hatta terör örgütü gibi davranıyor. Polis olan akrabalarım, arkadaşlarım, tanıdıklarım var, içlerinde gerçekten iyi insanlar var ama ne yazık ki yaşadığım, tanıdıklarımın yaşadığı kötü olaylar çok daha fazla.

Ben kendim yaşadım polisin açgözlülüğünü, şerefsizliğini. Tabi kendi suçlarını kendilerine şikayet etmek zorunda olduğun için de bir sonuç alamıyorsun çoğu zaman. Hatta ifşa edince bile o kadar kanıksanmış olduğunu görüyorsun ki durumun, kimse sesini çıkarmıyor.

Bunun dışında polislerin %80-90'ı benim nazarımda genel kültür ve bilgi seviyesi düşük, başka bir iş yapamayacağı için polislik yapan insanlar. Bu tip bir psikolojik durumda olan insanın kompleks sahibi olması garip değil. Kompleks sahibi insana da şiddet uygulama hakkı tanırsan bu yaşananlar, şiddet, rüşvet, vs. garip kaçmıyor.

Polis kurumunun asli görevi kanunlar dışında hareket eden kişileri durdurmak ve yakaladığında adalete teslim etmek. Şiddet uygulayabileceği durum da kendi veya başka vatandaşların can sağlığının tehlikede olma durumu. Ama bizim ülkemizde polis o kadar keyfi şiddet uyguluyor ki işin hayati tehlikeyle falan alakası olmuyor. Sadece şiddet de değil, örneğin bir trafik polisi bile megafondan anons yaparken insan gibi konuşmak yerine azarlar bir tonda emir veriyor.

Polisler amirlerinden, amirleri kendi amirlerinden, onlar emniyet müdürlerinden, emniyet müdürü validen, vali içişleri bakanından, içişleri bakanı da başbakanın emri altında, burası tamam. Polisin özellikle yürüyüş ve eylemlerinde kullandığı şiddetin asıl sorumlusu devlet, ona da tamam ama ben hangi hükumet olursa olsun bir yürüyüş ya da gösteri yapılacağı zaman her seferinde "bunların kafasına kafasına vurun, elinizi korkak alıştırmayın" dediğini sanmıyorum. Tamam, bu hükumetin örneğin genel bir politikası var. Kendine karşı gelen herkese gaddarca davranıyor ve polis de bir şekilde bu politikayı eylemcilere uyguluyor. Fakat en ufak olayda bile tutukladığı insana işkence eden, şiddet uygulayan, sokaktaki köpeğin yüzüne biber gazı sıkan, eylemcilerin geçtiği yönde kafede oturan insanı döven, laf edeni, itiraz edeni tartaklayan da aynı polis. Yani bence polis şiddetinin nedenini özele indirgeyip "kötü insanlar var diye bütün polisi kötülemeyin" demek -senin yaptığın gibi- mantıksız.

Yukarıda demişsin, ben de doktorlardan memnun değilim ama dayak yesinler istemiyorum diye. Doktor seni keyfi bir şekilde dövmüyor ya da elindeki yetkiyi kullanıp hakkını gasp etmiyor. Zaman zaman bu şekilde kadınları tedavi ayağına taciz eden art niyetli doktorlar çıkıyor ama onlar da kanun önünde cezalarını çekiyorlar. Ayrıca bu tip doktorlar afişe olduğu zaman toplum ve özellikle kendi mesleki çevrelerinde ayıplanıyorlar. Oysa bir polisin hakkında dava açılması için bir insanı öldürmesi veya hastanelik etmesi ve bu olayın da ülke gündemine taşınması gerekiyor. Hatta ve hatta böyle olduğunda bile birkaç ay-yıl, her ne kadarsa meslekten uzaklaştırılıyorlar veya sürülüyorlar. İhraç edilen, ayıplanan, toplumdan dışlanan pek olmuyor aralarında. Böyle bir polis oldu mu da bence "yakalanmış yaparken" gibisinden bir tepki veriyorlardır meslektaşları için. İnsanlar o kadar kanıksadı ki polis içindeki ahlaksızlığı ve yozlaşmışlığı, dediğim gibi her şey normal karşılanıyor.

Son olarak polislerin çoğu bizim ülkemizde sağcı ve herhangi bir eylemde solcu gördüler mi ekstra motive oluyorlar. Solcu gördükleri anda işin kontrolü kaçıyor ve şevkle şiddet uyguluyorlar insanlara. Bu yüzden bir polis dayak yediğinde memnun oluyorum hatta bazen öldüğünde bile rahatsız olmuyorum. Polis nasıl bir eylemde eylemciler iyi insan mı değil mi, haklı mı haksız mı diye düşünmeden dalıyor, ben de bir polis zarar gördüğünde umurumda olmadan mutlu oluyorum.

uckac +10000000. adam her şeyi çok net özetlemiş, bunun üstüne kimse laf edemez sanıyorum.

hayır, polis değilim, hatta ve hatta; polise ne zaman işim düşse, söylediklerini doğrular biçimde, işlerini iyi yapmadıklarına ve kaba davrandıklarına şahit oldum. Zaten söylediklerimde polisi savunan herhangi bir taraf da yok. Neyse konu anlaşılamıyor zaten, taraf olmak, insan psikolojisinin iğrenç yönlerinden biri. ne yapsak bu mengeneden kurtulamıyoruz. Neyse kalın sağlıcakla.

bu soru hala geçerli mi? :)

kavga savaş kötüdür haklısın ancak 3. tarafta olmanın mümkün olmadığı durumlarda insanlar polisin karşı tarafını seçiyor çünkü kimse polisi sevmez.

insan topluluklarının bilincinin olduğunun düşünülmesi sinirimi bozuyor

dediğin gibi çocukluk arkadaşlarım. ve öyle kansız haldeler ki, bizzat facebook hesaplarından da takip ettiğim üzere.

evet genellemek yanlış, bu demek değil hepsi aynı. ancak bir çocuğunun için kin ve öfke kaplamış.

Kumar - Heyecanlı riskli
Borsa - Heyecanlı ve senin için batırma garantili
Tefeciye koy, yüksek faiz verir.

foreks oyna madem.

nein Davut.

Hayır yok. Nüfus cüzdanı ile Ptt'ye başvurman gerekiyor. Oradan alacağın kapalı bir zarfla, nete girerek kendi şifreni belirliyorsun. Şifreni kaybedersen de 10 TL gibi bir ücretle, yeni şifre veriyorlar.

kaybedilen şifreyi almak 4 tl galiba.. fiyat düştü, öyle bir yazı okumuştum

soldan sağa, sağdan sola

tersi değil mi?

:)

ikisi de aynı aslında. sen 1. türde diziyorsan, karşındaki 2. türde dizmiş oluyor. :)

2. dizilişle oynarım hep.diğerinde oynayamıyorum

bildiğin gibi diz ve 180 derece çevir işte.
her türlüsüne alış. oyun başlangıcında nasıl dizelim ? sorusuna ''istediğin gibi takıl'' cevabını vermenin içsel dinginliğine kavuş.
zamanında yer darlığından 90 derece çevirip oynamışlığımız var.

2. diziliste ogrendim ve hep oyle oynadim. arada ilk diziliste oynamak isteyen oluyor. farkeden birsey olmuyor. sagda kapi almak daha keyifli geliyor sadece oyle alistigimdan.

paşa gönlün nasıl istiyorsa öyle oynarsın. her tür oynamışlığım da vardır.. daha çok sağıma toplamayı severim ama fark etmez..

ben her türlü oynuyorum.
farkeden bir şey yok çünkü.

bir şekilde oynayıp diğer şekilde oynayamamak için tavla oynamaya da zekanın yetmiyor olması lazım. Aynısı yani.

bireysel emeklikliğe bankacı bi arkadaşın tavsiyesi üzerine girdim, bana attığı en büyük kazıktır. 3 yılda çıkınca karlı olmuyor cezasını hesaba kattığında üstüne para bile veriyorsun. fonmarket.com'dan çalıştığın bankanın fonlarını analiz edip her ay ayıracağın parayı o fona yatırman en mantıklı çözüm olacaktır..

hiç hiç bulaşma.

lan bankayla yapılan anlaşmadan kazançlı çıkan bireysel yatırımcı nerede görülmüş? bir bankacıyla, bir bilgisayarcıyla, bunlarla yapılan anlaşmalarda kazanan hep baştan bellidir. siz ancak kaybınızı minimize edebilirsiniz.

bireysel emeklilik aracısıyım. bana bunlarla gelin.

şimdi şöyle, bireysel emeklilik eskisine göre daha az kazançlı, eskiden devlet katkısını (vergi dilimine göre (%15-%35) her ay alırken, artık bu katkının tamamını alabilmek için emekli olmanız gerekiyor. şu anda yaptığınız mantıklı değil. eğer emekli olana kadar yatırırım derseniz mantıklı olur. 3. senede kazanacağınız; yatırdığınız paranın yüzde 25'inin yüzde 15'i ki, yüzde 4 (yıllık değil, üç yıllık) gibi bir oran yapar. bu arada bu fonların hiç bir kazancı olmayacağını söylemek isterim, kazandırdığını fon ve yönetim kesintisi olarak alacak. siz de 3 yılda yüzde 4 kazanmış olacaksınız. yıllık vadeli mevduat oranlarının bile yüzde 7-10 arasında değiştiğini göz önüne alırsak:

bi boka yaramaz diyorum :)

Burada yazdıktan sonra derleyip topladım ek$i'ye aktardım:

eksisozluk.com

dolayısıyla sildim buradan.

girme aman diyim. insanlar ozet gecmislerdir ama bireysel aci tecrubelerim ardindan girmeyin diyorum.

yapma Samuel
bu sistem çöktü çökecek, o yüzde 25 destege falan da inanma

ben yerinde olsam her ay b tipi likit fon alirdim
her bankanin b tipi likit fonu var.
kaybetme riski yok getirisi de cok buyuk degil ama enflasyona karsi biraz koruyor seni.

her ay 200 liralik fon al unut. 3 yil sonra bir bakmissin 8 bin lira gibi bir paran olmus olur

"çöktü çökecek"? neye göre, kime göre? bu iddiayı açıklar mısınız biraz? merak ettim.

acı tecrübelerin çoğunluğu yukarıda verdiğim ek$i linkinde yaptığım açıklamlarda görülüyor. bu sisteme oradaki koşullar haricinde girmeniz anlamlı değil.

bir sigortacı olarak yazıyım emeklilik aracısı olarak değil ..
eğer yaptırdığın bu sözleşmeyi kredi kartı ile yapacaksan yapma yediğin faizden daha fazla kazanamazsın .. ( 10 yıl veya 3 yıl ) ayrıca buna bir yatırım olarak bakma sadece tasarruf olarak bak .. bu durumda riskli fonlar değil de devlet kağıtlarının olduğu karma fonlardan alman mantıklı olur. gerçekten samimiysen bireysel emekliliğe gireceğine 200 tl lik altın al ..
hiç bir kesinti ,hiç bir vergi .. cart curt komisyonu yok ..
sonuçta aklternatifini yapmayacaksan bireysel emekliliğe gir ..
karışık ama mantıklı bir cevap olmuş..

İhbar alamazsın.

maaş alamadığınız için işveren sizi çıkartmış gibi olacak. 3 yıldır çalışıyorsanız 8 hafta sonra çıkıyorum deyip o 8 haftayı alacaksınız ya da size 8 haftalık ödeme yapacaklar.
3 yıl dolduysa 3 x kıdem tazminatı tavanı kadar (maaşınız kıdem tazminatı tavanını geçiyorsa diye yazdım 3 bin tl civarı sanırım tavan) daha ödeme alacaksınız. 2 yıl bittiyse 2 x kıdem alacaksınız.
8 hafta çalışırken iş arama iznini de kullanmanız mümkün. günde 2 saattir. bunu birleştirmeniz ve topluca kullanmanız da mümkündür.
bu arada noterden ihtarname çekebilir ve maaşınızı icra yoluyla bile alabilirsiniz.

şimdi iki farklı konu var burda. birincisi ücretini 4 aydır alamadığın için sözleşmesi haklı sebeple feshedebilirsin. bu durumda kıdem tazminatını alabilirsin. ihbar süresi işçinin haklı feshinde söz konusu olmadığı gibi, ihbar tazminatı da söz konusu olmaz.

ikinci konu ise 15 yıl 3600 gün prim ile istifa etmen. bunun için sgk'dan yazı alıp istifa dilekçenin ekine koyarak kıdem tazminatını alabilirsin. yine burada da ihbar süresi veya ihbar tazminatı söz konusu olmaz.

iki farklı yol, ikisi de aynı kapıya çıkar. haklı feshe gitmektense elinde fırsat varken istifa ederek almak daha mantıklı.

kısmen haklısın.
da neden çalışmıyorsun? ortam neden yok? varsa neden kesat? bir de senelerdir demişsin.. neden öyle o?

çalışmıyor musun? --çalışanların iş yerinden sevgli yaptığını söylemişsin de--

Haklısın. Senden bir yaş büyüğüm. Ne bir arkadaş ortamım kaldı, ne de karşı cinsten yeni birileriyle tanışıp takılabileceğim kafa bir ortam.

Ek: İş yerinde ortam edinmek de çok kolay değil. Herkes ayrı bir tırt. Öyle lisedeki-üniversitedeki ortamlarımız gibi değil genelde.

+1 beni de yazın listeye. yaş 26. geçen bir soru sordum utanmasalar kovucaklardı :) connected2me gibi ergen yuvası olmayan belli bir yaş üstü insanların takıldığı bir mecra var mıdır dedim. yokmuş :)

herkes yakınır çağırsak kimse gelmez. : ))
herkes yalnız herkes şikayetçi. kimsede bir çaba bir girişim yok ama sosyalleşmek uğruna.

ben de 24üm ve hala okuduğum halde aynı durumdayım. okul bitmeye yaklaştıkça potansiyel bir "ortam"ın oluşması ihtimalinden iyice uzaklaşacağımı düşündükçe strese giriyorum. ha 4 senedir bir bok olmadı okulda, bundan sonra da olmaz muhtemelen ama dediğim gibi "potansiyeli" de kaybedecek olunca geriliyor insan. çok haklısın yani.

haklısın panpa.

8 yıl okulsuz bir hayat yaşadım liseden sonra. seni çok iyi anlıyorum şuan okuldayım şükürki kıymetini de biliyorum. öğrenci topluluklarına katılıyorum filan. fakat onca kalabalığın içinde bile seni anlayan kimseler olmadığı sürece hep yalnız hissedeceksin kendini. çalışmıyosan çalışacaksın kesin. insanların arasına karış. kurslara filan git ne bileyim. üniversitedeki kadar kolay ve kalabalık bir ortamı bir ortamı bence insan hayatı boyunca bulamaz.

haci interneti kullansaniza yahu, benim de okul bitti nispeten ortamim var ama oyle cok kovalamasamda son 3 haftada 4-5 hatunla gorustum gayet akli basinda olan bi tanesiyle de iliskiye baslamak uzereyim. yanlis da anlasilmasin hic birine faceden yurumedim selam naber tarzinda, twitter var forumlar var niye kendinizi bu kadar mahrum birakiyorsunuz anlamadim.

Eşeği bağlasan İstanbul'da sevgili yapar. Asosyal olman tek handikapın. Duyuru buluşmalarına git. Anjelique'e git, babylon'a git, konserlere git, hıdırellez vardı, gittin mi? Yok amk. Evde otur sen, sonra niye sevgilim yok de.

Mcdonalds'ta yan masadaki kız mı yani sevgili adayın?

Kings of Convenience geliyor, 25 Mayıs'ta. İki tane bilet al, yaz buraya gelen var mı diye.

Ağlamayana meme yok.

+1 douchebag

@douchebag
istanbul'da olduğumu nereden çıkarttın onu anlamadım?

abi çalışmıyosun etmiyosun, evde tıkılı oturuyosun, e gördüğüm kadarıyla nette de bir şey yapmıyorsun, evinde tuvalet kağıtlarından hatun mu üresin? git bir şeyler yap, ya çalış, ya daha çok oku, bi kursa git belediyenin ücretsiz kursları bile olur, sikko işlerde çalış olmadı, sivil toplum kuruluşları, gönüllülük, hiç bir şey yapamıyorsan, sosyal fobin falan varsa bi blog aç, oku et orada paylaş bir şeyler, insanlara ilham kaynağı ol. ondan sonra 'yağacak' yani. ama hiç bir şey yapmadan beklersen, doğanın kanunu bu. eylemsizlik. nası gidiyorsa öyle devam eder. mezun olup çok şahane ortamı olan arkadaşlarım da var, hiç de alakasız yerlerden tanışıyorlar insanlarla. özet olarak ortam olmaması senin suçun dostum.

Kızkulesi - Kişi başı 140 falandı sanırım.
edit: içki hariç.

Anjelique.

Venue bölümünde 5 kişi 1000 tl, club bölümünde absolut: 420 tl, 8-10 kokteyl 300 tl.

rejans,
litera.
midpoint istiklalin de gideri var.

Mavibalık: iki kişi 392 tl + 50 tl bahşiş.

Masquerade Club: absolut 450 tl. kokteyl tanesi
30-40 tl.

en sik olmasa da aklimda kalan, uskumru iyidir. iki kisi ickili 200 300 arasi

chilai. hesabı ben ödemedim tam hatırlamıyorum ama kişi başı 150 civarı bir şeydi sanırsam.

daha asortik yerler de var ama lacivert'i severim ben, 2 kişi 400-500 civarı.

- çırağan tuğra restaurant 2 kişi 350-450 tl arası
- les ottomans 2 kişi 700 tl'ye kadar çıkabiliyor, aman diyim.

Sen avrupa yakasında istanbulda , izmirde falan oturuyosun herhalde ondan sana çok güzelleri denk geldi.

Dediğin gibi güzelleşme var o da bakımlı olmalarından kaynaklanıyor türk kızı zaten çirkin değil bakımsızlıktan böyle biraz aydınlaşsalar kendilerine baksalar güzeller bir de kapalı nüfusumuzda var onlar olduğundan bazı güzelleri görmüyoruz.

(bkz: duyuru nick uyumu) beyler düşmeyin tongaya. adam türk kızı.

açıkçası fizik olarak ben de beğeniyorum.

yazdık biz hep bunları:

(bkz: #30361101)

@abondoned Rus kızı tabiki güzelleşmiyor, çünkü daha ötesi yok :P
@manipulatör bence de fena değiller.

türk kızların fiziği, orantısı, vücutlarının biçimi bir çok yabancı uyruğa göre daha iyi vaziyette. eskiden nasıldı tam hatırlamıyorum ama şimdi baktığımda söyleyebilirim türk kızlarının genelde güzel ve bakımlı olduğunu.

yalnız şu var, demeden edemeyeceğim, dışı güzelleşirken içi çirkinleşiyor bi çok kızın. o daha kötü!

kimsenin türk kızının güzelliğiyle problemi olduğunu sanmıyorum, problem başka yerde.

doğma büyüme izmirliyim, izmir'de bile son 2-3 yıldır bariz güzelleşme var bence kızlarda. hani izmir'in kızı güzeldir falan filan derler ama son birkaç yıldır arttı bence.

Bence de çok güzelleştiler, işte bunlar hep seks.

İşte bunlar hep fondoten..

dar giyinmeye başladılar ondan..dar giyinince götleri kabak gibi ortaya çıkıyor.Biz de doğal olarak azıyoruz..güzelleşme falan yok.

evlerde artık o eski börekler, çörekler pişmiyor. aileler çocuklarının ağzına eskisi kadar börek sokmadığından, bu durum zamanla türk kızlarının fiziğine yansımış. bunun üzerine bir de kişisel bakım konusunda, gelişen internet olanaklarının da etkisiyle bilgiye daha kolay ulaşabiliyor kızlarımız. normaldir yani bu durum.

Uzunca bir süre soğuk tutar ama istersen buz paketleri koyabilirsin bu süreyi uzatmak istersen.

gerçekçi olarak cevaplayın dediğine göre istediğin cevap a.

ölüm şeklinde bağlı. eğer kazaysa b. yok yere işlenmiş bir cinaystse a.

sırf istediğin cevabı vermemek için b.

a

olayın üzerinden ne kadar zaman geçtiğine bağlı. yakın zamanda bulunursa a şıkkı derim ama üzerinden yıllar geçmişse o ilk andaki üzüntüm ve sinirim yatışmış demektir o zaman b derim.

cevabım: a

ama idama karşıyım, hadi çık işin içinden

haklı olan tarafsa yani nefsi müdafaa ise ve ailemden olan kişi hakediyorsa ceza almasını bile istemem.
isteği dışında, kaza gibi bir durumda olursa(hatası yoksa) yine ceza almasını bile istemem.

dikkatsizliği yüzünden yaşanan bir kazada ya da bilinçli bir cinayette "a şıkkı" demek isterim belki ancak uygulanabilirlik açısından, yapılacak hatalı kararlar açısından, bir kişinin suçsuzluğu anlaşılsa bile karar geri alınamayacağından... asla uygulanmaması gereken bir cezadır idam. demek istediğim a olsa da b derim.

bu ailem için ayrı bir düşünce değil, ailemi çok sevmem zaten...

her insanın yaşama hakkı vardır, ama bazıları insan olamıyor. hatasız bir şekilde uygulanabilecek olsa gereklidir(ne yazıkki bu mümkün değil), adamlar gidip suç işlesin sonra bizim vergilerimiz bize hizmet için değil onlar için kullanılsın... bedava yemek, bedava barınma vs...

eğer o "cezasını çeksin" afsız, şartlı tahliyesiz, ömür boyu hapisse "b". yok girip on yıl yatıp çıkacaksa a.

yani cinayetin karşılığı ömür boyu hapis olmalı. onun dışında asılsınlar.

not: cinayeti işleyenin yüzde yüz suçlu olduğu durumlardan bahsediyorum.

her türlü b

30 sene yatsın sonra idam edilsin ama ipini sen çek.

b.

idamın öldürülen yakınım için aşağılayıcı olduğunu düşünüyorum. ikisi arasında eşitleyici bir durum yaratılır böylelikle. asla karşılığı olmayan bir suç, adam öldürmek. öldürülen fırsat verilse karşısındakini öldürmeyi tercih etmezdi.

birisini öldürdüğü için katilin de öldürülmesi katilin yüceltilmesidir bence.

a- idam olsun,

islam hukukunda zaten diyetin yeri var. haliyle idama oy çok kötü oy çok vahşet olarak bakmam asla. tek sıkıntı suçun yüzde yüz olarak ispatlanmış olması. kişinin sadece ailemden değil genel olarak herhangi birini öldürdüğü yüzde yüz kesinleşirse, cezası idam olmalı bence.

b.

a - Cinayetse gebersin, idam adilsin. Sevdiğim birine zarar gelse ne demokratikliğim kalır ne liberalliğim :) elin oğlu içinde aynı şeyi düşünüyorum. Tecavüz ve cinayetin sonucu idam olmalı. Tabi işin teknik kısmını es geçiyorum: nefsi müdafa, taksir falan gibi.

Benim için cezasını çekmesi, dışarda rahat rahat yaşayamaması (hapse girmesi yani) ve katil damgası yemesi yeterli. Tabii insan yaşamadan tam olarak ne hissedeceğini bilemez bu konuda ama ben B diyorum.

Öncelikle Yönlendirmeli bir soru, Bazı kişiler bunun için bırak cezayı üstüne para bile verebilir.

insülün iğnesi

oda olmazsa koşun. uzun süreli.

Kus ve sonrasında bol su iç.

şeker ile alakası yok. kahveden dolayı titriyorsun.

@efrasiyab87

gecenin bu saatinde insülin iğnesi nerden bulayım hocam? ya da nasıl koşayım evin içinde. evde mevcut olanaklarla yapılabilecek bir şey yok mu?

o kadar kahve içme bir daha bu kadar kısa süre içinde hatta bir günde o kadar çok içme..

ne insülin iğnesi yahu. adam şeker hastası değil ya. kafeinin bokunu çıkarmışsın o kadar. yapacak bir şey yok. su iç sen. geçer.

valla cok rahatsızsan acil servise git, bu tip konuların yeri duyuru olmamalı. can ve sağlık söz konusu.

madensuyu iyi gelir sanki? 31 de çekebilirsin :)

tarçın ye

sut ic

kahve güzel bir uyarıcıdır. aşırıya kaçınca ellerde titreme ve kalp çarpıntısı yapar. su iç bol bol..

www.organicauthority.com

kesinlikle kahveden dolayıdır. bana da olmuştu, fazla kafein yüzünden. o yüzden az kahve içiyorum artık. aklında bulunsun bundan sonra. şeker yükselince öyle tepki olmaz. bekliycen geçicek.

sadece kahve değil aşırı miktarda kakao tüketimi de kalp çarpıntısına yol açabilir.papatya çayı içmeyi deneyin, ya da ıhlamur.

Şeker hastası olmayan insana insulin önermeyin öyle bilip bilmeden. Sizde idrar söktürücü birşeyler için vücuttan atılsın kafein

şeker hastası değilsen istersen koca bir pastayı bitir ne olacak ki

yıllarca toz deterjan kullandıktan sonra sıvı kullanmaya başladım son 1 senedir, çok memnunum(persil kullanıyorum)deterjan gözünde kireç gibi tabaka oluşmuyor ve çamaşırlarda deterjan lekesi kalmıyor, iyi de temizliyor, zaten ne kadar kirli olacak ki? beyazları yıkarken bir parça domestos ekliyorum deterjan gözüne.

valla ben perwoll kullanmıştım hiç memnun kalmadım. düzgün temizlemediği gibi kokusu da berbattı. tek avantajı yumuşatıcıya gerek kalmıyor. ama bence değmez. diğer markalarınkiler daha iyi olabilir.

benim annem de bir gazla alıp sonra hayal kırıklığı yaşamıştı. omo idi galiba bizimkisi...

Perwol bir işe yaramıyor, ariel iyi.

toz deterjan daha iyi, kokusunu da seviyorum.

omo ve rinsonun bilovdılayn art direktörüydüm oradan şu bilgi var omo sırf türkiye için tüm global mevzuda en beyaz formül için tek özel yöntemi burada kullanıyor. çünkü türk kadınında bembeyaz takıntısı istatiklere geçmiş. esasen toz daha iyi temizliyor. ama sıvı da temizlik olayını gayet iyi hallediyor. hem yer kaplamıyor hem bir miktar ucuza geliyor. kapitalizm çift taraflı kazanıyor. beyaza takıntılı değilsen sıvı olan her daim işini pratik bir biçimde halleder. oraya geç.

neredeyse sıvının hepsini kullandım. en iyisi persil.

Şöyle:

2. sene 1.850
3. sene 2.400
4. sene 2.700-2.850
5. sene 3.300-3.500
6. sene 4.500-4.700 + şirket aracı
7. sene 5.200 + şirket aracı
8. sene 5.800 + şirket aracı
9. sene 7.000 + şirket aracı (bir üst model)

Performansa göre biraz yukarıya oynayabilir bu maaşlar.

200 den aşağı bilet olacağını sanmıyorum.

Potansiyel aşklar, sağlıklı bir psikoloji.

ben de ağustos celbine dahil olmuştum, ben de bilmiyorum. ha, askeri hayatta neler yaşayacak dersen ankara özelinde cevap verebilirim ama.

Evet ben de geçen ağustos dönemi gitmiştim. 2 bayram ve 1 yılbaşı kaçırmıştım. Kolay olmuyor gerçekten, bayramlarda toplanıp komutanlarla el falan sıkışıyorsun ne işim var lan bu bayram günü burda diyorsun, gözlerin doluyor ağlamaklı oluyorsun... İzmir/foça gibi bir turizm merkezinde yapmıştım bir de, çarşı izninden dönerken; "şimdi biz 6'da teslim olmamız gerekiyor ya? şu etraftaki insanlar teslim olmuycak değil mi?" diyorsun kendi kendine.. denize girecekler, akşamın keyfini sürecekler falan diyorsun, yani psikolojik anlamda da garipsiyorsun olayı.. yani çok şeyler kaçıcak, haberler, gündem, teknolojik yenilikler, hobilerin, vizyona giren filmler... ama yapıcak birşey yok. Hayırlısıyla bitiyor sonunda.

Keşke bütün toplum 1500 senelik arap hikayelerine inanmasa da böyle biraz modern olsa.

Bu insanlar çoğalırsa sadece ileri gidilir, bi zarar gelmez modern insandan merak etme.

Gidip otel yakmazlar mesela, intihar bombacısı da olmaz bunlardan

90 ların sonunda yabancı dizi ne vardı ya? tam tersi 90 ların sonunda türkçe dizi furyası başladı.
yabancı dizi modası lost ile 2005 de başladı.

Eli makbil ve bafi ile başladı bence, ya da freyzır belki de zaynfeld.

Bence dawson's creek le basladi. Hepsinden onceydi o yanlis hatirlamiyorsam, buffy ile kesismis olabilirler.

Ben ingilizceyi bu sayede öğrendim.

brüt ücretin nedir? ona göre değişir.

1. yıl başına 1 brüt maaş gibi düşünebilirsiniz. ha sizi sigortasız çalıştıran işyeri büyük ihtimalle sigortalarınızı da asgari ücretten gösteriyordur. o sebepten asgari ücretten tazminatınızı hesaplarlar. yıllık izin paranız varsa vardır, ihbarı etmişler zaten.

ya koyun olun 2 asgari maaş alın, ya da çalışma bakanlığıyla irtibata geçin, dava açın, 2-3 sene sonra adam gibi hakkınızı alın.

2. sizi işten çıkarttıkları için işsizlik maaşına başvurabilirsiniz.

Mesela sg baanlığına başvursak desek ki ya benım ssg m asgariden yatırıldığı için bana tazminat bu para çıkıyor ama benim maaşım bunun 3 katıydı şikayetçiyim.
sosyal güvenlik bakanlığı bize demiyormu kardeşim sen bu zamana kadar neden şikayet etmedin de şimdi benim maaşım asgari diye ağlıyorsun derlermi demezlermi

HABERİM YOKTU VALLAH BEN BİLMİYORUZ FLN DESEK NASIL OLUYO

baskı altında imzalattılar, iş kaybım olacaktı imzalamasam diyeceksiniz o zaman.

biz sana demiştik, güvenilmeyecek kızla birlikte olursan böyle olur diye. aynı şeyi sana da yapabilir hiçbir zaman emin olamazsın.

senin için bir başkasını terkeden, yarın bir başkası için seni de terkeder.

yapar neden yapmasın? boşa gitsin.

ekşi duyuru ayrıl team yine gelmiş bilmiyorum en ufak bi kanıt gorursem zaten ayrılırım. şu ana kadar ilişkilerimi ilk ben bitirdim kimse gibi aşk acısı çekmedim.

kardeşim olcakla ölceğe çare yok bu ara öyle geerekmiştir demekki paranoyak yapma okadarda.

Aynı şeyi sana yapabilir elbette. Sonuçta senin için sevgilisini aldatmış. Bazı kızların çalışma tarzı bu, birini bırakmadan diğerine geçmiyolar. Hazırlıklı ol derim.

zaten aşk acısı çekersin vs demedik ki, için içini yiyor huzursuzsun, başkalarıyla konuşuyor mu, aldatıyor mu ne yapıyor diye canını sıkıyorsun, ne gerek var bunlara? normal bir ilişkin olsa daha iyi değil mi? başından güvenebileceğin birini seçersen böyle şüphelere yer kalmaz, sırtını yaslarsın sevdiğine doya doya yaşarsın ilişkini. böyle paranoyayla kendini yıpratmazsın hem. bunu demek istemiştim ben. yoksa ayrılmışsın, devam etmişsin senin bileceğin iş.

facebook kullanmıyoruz ikimizde whatsapp dan mesajlaşıyoruz ayriyetten sms ide var onun. kız arkadaşlarıyla ordan mesajlaşıyordur diye dusunuyorum ama.

bu ihtimali düşünmeyi bırakarak atlatacaksın. gerçi sen daha yapmadan bu kadar kafana takıyorsan yaptığında ne halde olursun kim bilir. boşvereceksin, kız arkadaşını hayatının anlamı olarak değil, birlikte vakit geçirmeyi sevdiğin bi arkadaşın olarak göreceksin ve öyle davranacaksın. bunun ötesine geçip geçmeyeceği de zaman içinde belli olacak.

karşına alıp konuşacaksın.
bak seninle ilişkimiz şu yollardan geçti, sana güvenmiyor değilim ama hak verirsin ki bunları bunları gördük beraber...
böyle böyle anlatacaksın.
kavga anında değil, sakinken.
ona yaptığını sana yapar falan diye bir mantık yok.
her ilişkinin dinamikleri farklı.
sakince kırgınlıklarını ve endişelerini onu suçlamadan konuş.

" kimse gibi aşk acısı çekmedim. " nedir paşam ?
Yapma böyle şeyler.

karşına al açıkça sor. geçiştirmeyi de cevap olarak kabul etme. net bir cevap iste.

nike - adidas mağazalarında

nette 5 lira.dandik ama.

dandik olmasın işte

decathlon'da da bulabilirsin.

metro ile mecidiyeköy'de in. şişli camisine gel, caminin önü halaskargazi caddesi, arkası abide-i hürriyet caddesi. abide-i hürriyet tarafından karşı ara sokağa (hasat sokak) gir, sola dön (hanımefendi sokak)

sorunuz tam anlaşılmıyor yada ben anlamadım.

nasıl fotoğraflar? poz veren insanlar mı? doğa mı? şehir, binalar vs mi?

- fotoğrafların hepsinde bulunan ortak bir figür varsa bunun üzerinde çalışabilirsin.
- bakışlar üzerinde çalışabilirsin, yukarıya bakan birisi varsa bu fotoğrafın üstüne etekli bir kız fotoğrafı koyabilirsin, bu tarz şebeklikler :)

editten sonra gelen edit: kratos'un dediği gibi bir şey yapacaksan fotoğrafları çok küçük yapıp tonlamayla istediğine ulaşırsın gibi.

sundan yapmak istiyor;

prntscr.com

nasıl yapıldığını bilmiyorum ama anlatmak istediğini anladığım kadarıyla açıklamaya çalışayım,

100 tane küçük yalçın abi fotoğrafını kullanarak bir tane büyük yalçın abi yapmak istiyor. yani fotoğraflar bi' anlamda piksel gibi kullanılacak.

şunun gibi yani,

i9.tinypic.com

photo mosaic diye geçiyor gavurcası , şöyle bir program var(mış) ben denemedim www.andreaplanet.com

al elimi öp, dualarında da beni eksik etme, amin.
www.andreaplanet.com

edit: benden önce yazan olmuş, tüh. ben yaptım, kullanımı çok kolay. bayağı bir mozaik yaptım bunla. çok iyi oldu çok da güzel iyi oldu tamam mı?

çözüm çok basit. ayrıl abla.

30undan önce evlilik düşünmüyorum diyenler bence karşılarına seveceklerini birilerini bulamadığı için böyle diyorlar. sen dahil, ben dahil. o hocayla ol demicem çünkü bu kadar çabuk gelişen bi durum, bilmiyorum bana fazla hızlı geldi. ama şu anki ilişkini nolursa olsun bitirmen gerekiyor. sırtındaki kambur olmuş. kendini hapis hissettiğin için de o adamdan etkilenmiş olabilirsin.

ben olsam ikisinden birini tercih ederdim.

çocuğa umut verip ayrılmazsan çok küfür yiyeceksin. çok ettim ordan biliyorum.

ayrıl sevgilinden

sevgilinize saygı gösterip, başka bir eğitmen bakın kendinize. aramız zaten limoni tarzı bahaneler kendinizi avutmaya yönelik. gün gelecek evleneceksiniz, sonrasında da karşınıza hoş insanlar çıkacak, o zaman ne yapmayı planlıyorsunuz? boşanacak mısınız?

edit: sevgilinizden ayrılacaksanız da bunu onu artık sevmediğiniz için yapın, karşınıza bir başkası çıktı diye değil.

ben de kendimi karşı tarafın yerine koyarak cevap vereyim. insanlar kimseyi ölene kadar sevmek zorunda değil ama hayatındakine karşı bazı sorumlulukları ve zorunlulukları var. buna benzer bir mevzudan şu an çekmekte olan bir kadın olarak diyebilirim ki lütfen herkesten hoşlanmaya bu kadar açıksan çocuğu oyalama ve o hocaya olan hislerin iyice artmadan önce sevgilinle ayrıl. birinin senin yerine tercih edilmesi ve o yüzden terk edilmek gerçekten üzücü olduğu kadar gurur kırıcı da bi şey. başka sorunlarınız elbet vardır ilişkinizde onları söyle bahane edeceksen et ve lütfen ayrıl. çünkü yarın bigün "ben başkasına aşık oldum" diyerek sevgilinin hayatından çıktığında onu artık sallamadığın için acılarıyla bir başına bırakmış olacaksın. umut verme kimseye ve kimsenin onuruyla gururyla oynama. hocadan vazgeçsen bile yarın önüne başkası çıktığında yine aynısı olabilir. çocuğu özgür bırak da o da onu gerçekten sevecek birileriyle olma şansı yakalasın.

arkadaşlar herkes beni suçlayıcı cevaplar yazmış ama tekrar söylüyorum daha önce hiç böyle bişey yaşamadım. ne bu ilişkimde ne de önceki ilişkilerimde. sevgilim olduğunda karşı cinse hep kör bakan biriyim. ama bu sefer nasıl oldu ben de anlamadım. önüne gelene aşık olan ayran gönüllü kadınlardan olmadım hiç.

yargılamadan önce olaya benim penceremden bakın lütfen.

ver gitsin elemana. önce sevgilinden ayrıl ama

ayrılman gerek.sen de onun açısından bak.

Olaya sizin pencerenizden bakılsa ne olacak, hayatınızda biri varken bir başkasından hoşlanmaya başladınız diye tebrik mi bekliyorsunuz anlamadım? Herkes yapılması gerekeni söylemiş. Belli ki sevgiliniz sizin gözünüzde olması gereken yerde değil artık. Bu ilişkiyi bu halde sürdürmenin bir anlamı var mı, yazık değil mi o adama?
Ayrıca sevgiliniz olduğunu bile bile sizinle iki saat muhabbet eden hocanın derdini de anlamadım doğrusu, yani eğer o sohbetlerde arkadaşlık çerçevesi dışına çıkıldıysa.

boşa boşa boşşş...

Benim direksiyon hocam da "esin seni calistirabilir" demisti. Evli degilim, kadinim, hoca da kadin. Demek agzimi ariyomus aman tanrim.

keşke itmeseydin kakmasaydın da daha önceden bitseydi ilişkin.

genel olarak üsttekilere +1

bir de zaten sevgilini aldatıyorsun şu an. whatsapp'ta saatlerce konuşmalar falan, direksiyon hocalığının ötesine geçmiş bile bu mevzu. o yüzden daha fazla kendini kandırma. adamdan ayrıl. bunu da seni değil, erkek arkadaşını düşünerek söylüyorum. kimseyi sevmek zorunda değilsin ama dürüst olmak zorundasın.

direksiyon hocası gençse biraz kıllandım şimdi, bunlar pek bir artist olur, uzay mekiği yönetiyo sanki pezevenk. Genelde arabadan korkan, heyecanlı, yeni öğrenen karşı cins olarak ona duyduğunuz birtakım hayranlıklar yanıltıcı olabilir.

bu kadar cevaba ragmen hala pencere diyorsan bence fıratpen.

ite kaka giden bir ilişki de olsa kıyıp bitiremedin diye suçlu değilsin tabi ama çok iyi bir yol da değil
bu direksiyon hocası çıkmasaydı karşına devam edip gidecektiniz ta ki sen yeter artık ben evlenmek istiyorum seninle evlenemem diyene kadar
ya da adam seni bırakana kadar
ama demek ki ne yapmak lazımmış 3 senelik bir ilişki de olsa ite kaka gidiyora yeni birini heyecanı filan beklemeyip en azından ardından kesin olarak ayrılmasanız bile "bu iş böyle gitmiyor, ben yapamıyorum" konuşmasını yapmak lazımmış.
Ayrıca karşımızdakinin de cocuğumuz filan değil yetişkin bir insansa aranız iyi değilse, ite kaka gidiyorsa bunun farkında olması lazım? hayal aleminde değilse tabi.
Kadın/erkek olarak hiç bakmıyorum olaya ama çok yalın/basit değil mi arkadaş? insan mutlu olmadığı bir ilişkiyi 20'li yaşlarda ite kaka nereye kadar sürdürür?
maalesef bu işler böyle karşına heyecanlandığın biri de her gün çıkmıyor.. sana aman ha peşinden git de sakın ha sevgiline ayıp da diyemiyorum yalnız direksiyon hocaları konusunda bir önyargım var bak onu diyim. Gördüklerimin hepsi ağzı acayip laf yapan adamlar bi de herhalde iş gereği seni germemek adına vs. yaklaşımları çok pozitif.

İyi halt ettin, yaptığın şey belki bi heves.. İnsanın gönlü kayar vs. Ama umarım sevgilin sana aşık değildir.. Sen en iyisi kimseyi kendine aşık etme.

bir ek daha yapayım, dersi veren kişi bu işten para kazanmıyor. yani tamamen bizi tanıştıran arkadaşın hatrına bu işi kabul etti. yani müşteri kaçırma gibi bi derdi yok.

madem kimsede böyle bişey hissetmedin, madem sevgilin böyle bişeyler yaşatamadı (vay ahmak vay), e dünyaya da bi kere gleiyosun, 20 li yaşların ortası yani golden age'ini yaşıyosun, vur voleyi be kadın.
bizden bunu dememizi bekliyosun sen. sevgilinle ayrılsan, 3 yıllık ilişki olgunlaşmıştır, bu bi kere derin iz bırakır. ama şunu diyeyim, bence sizden bi cacık olmaz artık, ilişkide kafa sallama evresindesiniz. o çocuktan olabildiğince az hasarla ayrıl. o adamla da ciddi bişey olacaksa o ayrılma sürecinde senden kopmaması gerekir. bunu da tehit etmiş olursun.
daha yazacaklarım olur da, şimdilik bu kadar.

ben de acıdım erkek arkadaşına ki 3 yıllık ilişkinin böyle boktan bitmesi de ...
acı.

hotaru no haka +1. sonra da bir yere göndermeyince neden güvenmiyorsun oluyor. işte güvenince elektrik çarpıyor..

İcinden ne geliyorsa yap da, gelismeleri buraya yazmayi unutma. Ayrildin, ayrilmadin, cocukla birlikte oldun, olmadin, vs. Anlat, yuzlerce insan bunu merak ediyordur eminim. Bol sans.

shiranai +1

hoca sadece vesile olmuş, yoksa ona takılma.

Konu hakkinda yorumumu da ekleyeyim. Kiza neredeyse Bir orospu denmedigi kalmis. Bu durumdan rahatsiz olmus ki, akil danisiyor; tek hayatimiz varsa, baskalarina zarar vermeden doyasiya tadini cikarmaya bak. O yuzden simdiki erkek arkadasindan ayril ve bu sofor cocukla yeni bir iliskiye basla. İliskinin yillarca surmus olmasi, bunu sinlandirmayacaginiz anlamina gelmemeli.

Bol sana, gelismeleri eklemeyi unutmayin.

İnsan aynı anda birden fazla kişiden hoşlanabilir. Tek eşlilik bir karardır, içgüdü değil. Bu sebeple yeni tanıştığınız birinden hoşlanmanız da bu doğrultuda garip değil. Vicdan azabınızı bir kenara bırakın önce. Şimdi, eğer;

1. Aldatmak istemiyor; ama bu adamla yatmak istiyorsanız, sevgilinizden ayrılın ve yatın.

2. Aldatmak istemiyor ve bu adamın daha iyi bir sevgili (?) olacağına inanıyorsanız hiiç acele etmeyin ve adamla sadece arkadaş olun, tanıyın. (bu haksızlık olabilir evet ya da olmaz mı lan bilemedim)

3. Sevgilimle zaten bitmişti, sadece yalnız kalmak istemediğim için ayrılmadım diyorsanız, hemen ayrılın bu adamla olun.

4. Sevgilimle son zamanlarda monotonlaştık, aslında kötü değiliz, bu da heyecan verdi diyorsanız; heyecanı ilişkinize başka nasıl katabileceğinizi düşünün. Sonuçta yeni adamla da ilişki monotonlaşabilir, yani uzun ilişki monotondur zaten?

5. Sevgilinizle çok eşlilik/kaçamak/açık ilişki hakkında konuşun ve ikna olursa bu adamla yatabilirsiniz "aldatmadan"...

derim ben...

Kusura bakmayın da bu yaptığınız sevgilinize cok büyük haksızlık.

Sevgilinizi artık sevmiyor olabilirsiniz,bunu anlarım ama onunla birlikteyken baska biriyle görüşmek cok mantıklı olmuyor.Aldatmak sadece sevişmek demek degil,whatsapptan konuşurken de pekala aldatmış sayılırsınız.

Bu durumda yapacağınız sey iyice dusunmek.madem ilişkinizden memnun değilsiniz,ayrılın,sevgilinizi de üzmeyin.


Hoca konusuna gelince,gelip geçici bir heves de olabilir,hemen acele etmeyin,biraz akısına bırakın.Duygularinizdan Eminseniz başlarsınız bir seylere.